HAYDİ ÖRGÜT KURALIM



 

HAYDİ ÖRGÜT KURALIM…

Kafamda binlerce baloncuk patlıyor ama ben yarım saattir hangi cümle ile giriş yapabilirim diye deliriyorum.

“Sarkaçlı saatleriniz var mıydı?” desem mesela?

“Daha önce hiç dans etmediğiniz biriyle, ilk dansa kalktığınızda müziğin ritmine kendinizi bırakarak uyumla dans etme deneyiminiz oldu mu?” desem?

“Hiç sözcük kullanmadan sohbet etme deneyimi yaşadınız mı?” diye sorsam?

“Christiaan Huygens ismini lise Fizik dersinden anımsıyor musunuz?” diyerek mi girsem konuya?

Ya da çok daha çarpıcı bir giriş mi bulmalıyım?

Neyse, başlamış olduk artık. :)

Huygens, aynı platformda bulunan sarkaçlı saatlerin, başlangıçta sarkaç salınımları farklı fazlarda olsa bile zamanla uyum içinde salındıklarını gözlemleyen, dolayısıyla dalga yayılım ilkesini bulan bilim insanı.

Lise fizik dersinde bu bilgi vardıysa ve işlenmişse bile hiç hatırlamıyorum. Muhtemelen hemen ardından faz ve dalga hesaplarına girilmiştir ve benim kesin kafam karışmış ardından metal kordonlu saatime bakıp sanat tarihi dersini iple çekmişimdir.

Konu senkronizasyon meselesi aslında. Eğer fizik öğretmenimiz senkronize olmaya dair sosyal örüntülerle giriş yapmış olsaydı kesin aklımda kalırdı. Çünkü ortaokuldayken birlikte yürüyen insanların adımlarının aynılaşmasına takılır, gözlem yapardım.

Farklı noktalardan aynı yola girerek yürümeye başlayan iki insanın başlangıçta adımları birbirine uyumlu değilken, bir süre sonra senkronize olmaya başlıyordu. O günlerde kendimce çıkarımım; ettikleri sohbet uyumlu ise ya da o iki insan birbirine sevgi-saygı duyuyorsa uyumlandıkları yönündeydi.

Mesela, lisedeyken sağcı ve solcu öğretmenlerimizin okul çıkışı grupça yürüyüp giderken adımlarıma bakar ve aynı görüştekilerin hemen de uyumlanarak yürümelerine için için gülümserdim. Yani kafalar aynı ise, adımlar da anında uyumlanırdı. Kazara (mesela bir tören sonrası) sağcı ve solcu öğretmenlerimiz birlikte yürümek zorunda kalırlarsa ayakları asla aynı uyuma girmez, biri sağ ayağını önce atarken diğeri ötekini atar ve karmakarışık adımlar oluşurdu.

Buraya kadar başlangıç noktasıydı. Ardından gelen nöro-bilim bulgusu şunu ekliyor. “Düşündüğünüz zaman beyniniz ritmik elektrik akımları üretir. Bu elektrik akımlarının bileşenleri dalgalar halinde yayılır.”

Ha, diyorum. Bizimkilerin uyumlu adımlarının gerçekten aynen benim o yıllarda cahilce düşündüğüm sebepleymiş. Beyin dalgaları uyumlandıkça beden de uyuma giriyor.

Peşi sıra fiziğin bir diğer bulgusu ekleniyor bilgiye: “İki dalga aynı frekansta üst üste bindiğinde dalga genişler, enerjisel genişliği artar.”

Bu günümüzde, ortak amaç etrafında toplanan insanların yarattığı sinerji dediğimiz şey değil mi?

Tam bu noktadan hareketle birlikten güç doğar ilkesiyle bir araya gelen ve gelecek insanların başarabileceklerinin önüne kim set koyabilir?

Sakın örgütlenmek bu yüzden kanunlarla sınırlandırılmış olmasın? :)

Peki ya sizce? Ortak sinerji ile neler başarılabilir?

Yorumlar