KIL - TÜY - YÜN
(Bu bir mizah yazısıdır, din ve siyaset konu içinde ama konu
dışıdır.)
Dün akşam, Emine Supçin & Kitapları* sayfamda, "İnsanoğlunun dünden bugüne en çok uğraş verdiği konu nedir?" diye bir soru sordum. Sayfa dostlarım ilgiyle yanıtladılar ve "Özgürlük, aşk, para, değişim, cinsellik, kendini tanıma, sahip olmak hatta bitip tükenmeyen işler-güçler," gibi gerçekten insanlığın derdi olan konulara değindiler.
Yanıt elbette bunlar değildi. Daha basit, daha küçük, ama gündelik yaşamda deliler gibi önemsenen bir konuydu: KIL TÜY YÜN meselesi.
Bu konu öyle abartılarak önemsenir ki, şöyle durup dışarıdan bakınca gülmekten yerlere yatasınız gelir. Ki ben çok gülüyorum zaten. Haydi buyurun beraber gülelim. :)
Şimdi düşünün, insan kıldan tüyden moda yaratır, akım oluşturur, hatta siyasi
simge haline getirip şekilden şekle girer mi?
E, giriyor. :))))
Tarihsel süreç içindeki değişim ve devinimleri sizin muhayyilenize bırakıp, konuyu doğrudan günümüzle ilişkilendirerek ele alalım. Hatta Dünya Kadın Hakları Günü sebebiyle, hanım nezaketi gösterip önceliği erkeklerin kıl-tüy-yün konusuna verelim. :)) (Gülmemi durduramıyorum, af edersiniz.)
Daha bebekken ebeveynler çocuğun üzerindeki tek kıl bölgesi olan saçı ile öyle çok ilgilenirler ki çocuğun bilinçaltına 'kıl mevzu önemlidir abicim' yerleşir. Sonra...
Resimdeki gibi horozlara özendiği bir dönemdir ergenlik çağı. Çünkü kendisi de horozlanmaya
başladığı için diker saçları Eifel kulesi gibi, adına punk der moda olur, ya da 'şekil yaptım' der arabesk olur. Yok heavy metal, yok rock and roll ve saireler destekler bu horozlanma dönemini.
Kimi de kendiliğinden dikilip
bir türlü yatmayan saçlardan muzdariptir. Saçına
şekil verebilmek için geceden bere ile yatan insan yavrusu tanıyorum ben. Sırf
o tepe noktasındaki inat kılları yatırmak için. Ah kıl mevzu. Pek önemlidir!
Üniversite yılları saç uzatma yılları. Arkadan bakınca gülle
sporcusu hanımlar gibi gözüken, kıçındaki pantolonu toplamaktan aciz,
koltuğunun altında kitaplar, yeri geldiğinde efelenen ama saç uzatan gençler olurlar.
(Karşı olduğum sanılmasın, uzun saça ben de bayılırım. Maksat süreci takip edelim.)
İlerleyen yıllarda, iş dünyası özellikle kamusal alan uzun
saçı kaldırmayınca saçlar tıraş edilir. Bereket uğraşacak başka kıllar çıkmış
durumda. Yaşasın sakal ve bıyık dönemi!
Allah! Neler yapılıyor o sakal ve bıyıkla, neler!
Dile kolay, şekline göre siyasi kimliğini ortaya koyuyor
adam. Örneğin bıyıkları uzat, püsküllendir, sok ağzının içine, en bıçkın solcu
sensin!
Ne o? Solcu değil misin? Öyleyse, kızgın nalla damgalanmış gibi sal bıyıklarını ağzının iki yanından aşağıya, en afili ülkücü olmazsan ne olayım! Boş ver kafa
bölgesini, içi boş ya da dolu! Sen en biçimlisinden şekil yaptın mı, olay tamamdır!
“Ben Allahın adamıyım, en önemli şeyim inancımdır,” gösterisine mi hazırlanıyorsun, tamam! Sana uygun kıl şeklimiz de mevcut evelallah! Şöyle tavuk boku
gibi, kokmaz bulaşmaz ebatta dudak üstünde bir badem şekli yap, en manidar
dindar gözüken sen olursun oğlum!
Ne dedin? Sen hiçbir düşünce ve akımı temsil etmiyor hatta
düşünmek nedir bilmiyor musun?
Ha… Tamam o zaman.
Sana da uyan bir kıl şekli var. Ama genellikle ‘döt kılı’ diyorlar, bu sıfatı
kaldırabileceksen, bana göre hava hoş. :)
“Tavuk boku” demişken, şu alt dudağın hemen altındaki
bölgedeki kılları uzatan tipler aklıma geldi. O ne len öyle? Hiç mi bir kızla
öpüşmek aklınıza gelmiyor oğlum? Nasıl midesi kaldıracak kızın, düşünsenize! (Gerçi
kimin midesi neyi kaldırır kaldırmaz ayrı konu…)
Tam bu noktada aşağıya, sakal bölgesine inebiliriz. İçinde milyonlarca bit pirenin yaşadığı düşüncesi yüzünden, her gördüğümde öğürdüğüm korkunç uzunluktaki sakalları düşünün! O ne be adam, o
ne öyle?! Sanırım saçları erken dökülen erkeklerin, uzatabilecek bir
kıl yumağı gördükleri yerdir sakal bölgesi. Koyuver gitsin durumu! :)
Bu saç sorunu olan erkekler
kadınların da başına beladır he! Neden mi? Bence, şu baş örtüsü meselesi de
saçı erken dökülmüş yahut da hiç çıkmamış keltoş bir dini liderin kurgusudur. Karşısında sırma saçlı, alımlı hanımları görünce kıskançlığından fesatlanmış ve “Kapatın
len şu kafanızı! Baktıkça içim gidiyor! Bana nispet eder gibi ne öyle o salınıp
gezinmeler filan?” diye düşünmüş ve fetvayı ona göre vermiş olsa gerektir.
(Bu bir
mizah yazısıdır, kıllanmayalım lütfen!) :)))
Ne diyorduk? Sakal... Evet, sakal konusu da kendi içinde kim bilir kaça ayrılan bir kıl durumudur. Top sakal, topitop sakal, lolipop sakal vs. :))
Bu konu bitmez... Daha erkeklerinki bitmedi, bir de kadınların kıl mevzuları var ki, düşman başına(!) Ne yani, kadınların kıllarını anlatmayacak mıyım sanıyorsunuz? Bizim işler erkeklerinkine bin basar. Biz de kılın varlığı ayrı dert, yok etmek çok başka derttir. Anlatacağım... Sonra... :)))
* Emine Supçin & Kitapları https://www.facebook.com/#!/pages/Emine-Sup%C3%A7in-Kitaplar%C4%B1/166000270266817
Yorumlar
Yorum Gönder