“Mercimeği fırına vermek” deyimini bilirsiniz. On altı yaş altında olup, “Bilmiyorum,” diyenleriniz olursa vereceğim cevap şudur; “Öğrenir gidersiniz çocuğum, yaşınız müsait.”
Aklıma takılır dururdu, bu deyim. Hani çorbası tamam da, fırınla ne işi olurdu mercimeğin. Anımsayacaksınız bir ara silolardaki mercimek fazlasını eritmek için TRT, ha babam mercimekli yemek tarifleri veriyordu. Bir yeşilinden, bir kırmızısından. Bir köftesi, bir çorbası. Sabah akşam mercimek olmuştuk o dönem. Kanal tek, başka seçenek yok ki şöyle Ümit Ustalı, bol yağlı, lezzetli bir yemek hayali kurabilelim. İşte o dönemlerde bile fırında yapılmış bir mercimek yemeği yoktu. Bir tek börek hatırlıyorum, paçangaya benzer.
Hani benim de yemek kültürüm öyle ahım şahım değildir. Bir sarma bilirim zor yemeklerden, bir de mantı. Kuru fasulyeyi de fena yapmam hani. Yanına pilav, bir de soğan kıracaksın kurusundan, ama yumruğunla. İşte o kadar.
Konuyu saptırmayalım. Mevzu; mercimek neden fırınlanıyor?
Çağımızın (her türlü) bilgi deryası (çöplüğü de denebilir), Google Amcaya sordum. Çıkan sonuçlara gülmemek mümkün değil? Sitenin birinde diyor ki; “Kuru bakliyat fırınlanır da pişirilirse, gaz oluşumunu önlemiş olursunuz.”
“Gaz olmayalım, en iyisi şu mercimeği fırına verelim sonra pişiririz,” diyen var mıdır acaba? Varsa, onlar ne tip insanlardır? Yaptıkları işlemin deyimsel anlamından haberdar mıdırlar? Yoksa onlar hala leylekler tarafından getirildiklerine mi inanmaktadırlar? Bilemiyorum.
Google’a soruyu doğru sorarsan, doğru cevap alırsın mantığından hareketle, bu kez, “Fırında mercimek” yazdım. İşte o saat Oktay Ustalı yemek tarifleri diziliverdi. İlk çıkan sitenin fonunda bizim Sivaslı Cindy sırıtıyor. Mercimeği fırına o mu verecek, yoksa fırında mercimeği o mu pişiriyor pek anlayamadım ama tarife şöyle bir baktım; içinde mantar, havuç filan var. Benim damak tadı muhayyilem, mantarla mercimeği pek öpüştüremedi. Fakat yine de merak edenleriniz olabilir diye sitenin adresini ekliyorum.
İşin kötüsü ben hala bu sözün gerçek anlamıyla, deyimsel anlamı arasında zerre kadar bağ kurabilmiş değilim. Hani söz “Güveci fırına vermek” olsaydı, bal gibi olurdu, ama mercimekle olmuyor yahu!
Yorumlar
Yorum Gönder