Hay Sakalınıza!


Geçenlerde sosyal medyada şöyle belli belirsiz gelip geçiveren bir haber vardı. Diyordu ki bilmem nerenin belediyesi otobüs şoförlerinin kılık kıyafetleri ile ilgili düzenleme getirdi; bundan böyle şoförler sakal bıyık tıraşı olacaklar. Kılık kıyafetle beraber, kıl tüy ne varsa onların da köküne kibrit suyu demiş belediye.
Haberin aslı nedir, hangi belediye bu güzide kararı almış bakayım diye google’a girince ne göreyim?
Ho ho hoyt! Daha konuya bismillah denmeden, millet fatiha okumuş haberim yok! 
Kimi tarikat bozuntusu pisliklerin sakal ve bıyıklarına karışılamayacağından dem vurup; Ne olmuş sakalı varsa? Adam sizi sağ salim götürüp getiriyor mu ona bakın? Diyerek sakal korumacısı olmuş, malum kesim. Muhtemeldir ki kendisi de bit yığını bir kilo sakalla dolaşıyordur.
Yorumların tamamını okumayı midem kaldırmadı. Çünkü sakal savunucularını okurken gözümün önünde. her iki yanında iki sakallının fotoğrafı olan bir madalyon salınıyordu. Biri İçişleri Bakanlığını sardığı iddia edilen tarikatın lideri, gözleri sürmeli gudubet sakallı, diğeri de çük büyütme büyüleri içerikli kitabı çıkar çıkmaz kırkıncı baskısını yapan, şebek sakallı!
Sakalınızdan assınlar sizi!
Memlekette suni ve resmi olarak yaratılan başörtüsü mağduriyetinin giderilmesi sonucu, yurdum insanının yüzde yetmiş beşi ya türbanlı ya kara çarşaflı artık. Aydınlandık çok şükür(!)
Şimdi bir de sakal mağduriyeti yaratıp tıpatıp primat atalarına benzeyip, Biz evrime karşuyuk, biz maymundan gelmedük, diyen yüzde yetmiş beşi de yakalarız artık(!)
Sakalınızdan assınlar sizi!
Biz kadınlar yüzümüzde bir tane kıl görsek cinnet getiririz, erkekler kıllarıyla övüniyorlar. Döşü kıllı, dötü kıllı, yüzü kıllı; kıl yumağı mübarek! Ve bu kıl yumağı olmaktan haz alıyorlar. Sebep? Bence üşeniyorlar tıraş olmaya.

Erkekler için öyle basit bir mesele değil bu kıl tüy meselesi. Örneğin adam siyasi duruşunu, kültürel seviyesini, dini kisvesini sakalıyla bıyığıyla şıppadanak anlatabiliyor.
Şöyle bir poşet dolusu sakalla dolanıyorsa kesin kıl tarikatı üyesi. Kadın eli sıkmayacak kadar mahrem bilir, dindar ama çocuğa sarkacak kadar namussuz, ahlaksız olabilir.
Sahi bazı tarikatlar da bıyığa karşı, sakal fora. Nerede görsem demir sopayla kovalayasım geliyor.
Sakalınızdan assınlar sizi!
Sakalın poşet boyutunu bir kenara alırsak, geride bir yığın kıl çeşitlemesi bizi bekliyor. Bıyık tarzından, sakal şekline neler var neler.
Hulusi Kentmen sevimliliği ile beyinlerimize kazınan pos bıyıklar; babalarımızdan bildiğimiz, etliye sütlüye karışmayan klasik bıyıklar; keskin siyasi bir kimliğin işaretçisi olan at nalı bıyıklar ve son yılların pek meşhur bıyığı, ne idüğü belirsiz bademler…
Kılıyla oynamayı seviyor erkek.
Sakala geri dönelim. Bayağı bir yün var daha. Mesela top sakal. Küçüğü var büyüğü var. Karesi var, dikdörtgeni var.
Mesela keçi sakal. Bunun da büyüğü küçüğü mevcut. Herhalde çok kıllı olanlar teke, az kıllı olanlar oğlak. J Lan keçi kılından kilim dokunur, sizin kıldan ne dokusak acep?
Şerit sakal, çene kuşağı sakal diye çeşitleri de var. Fakat beni çok güldüren bir sakal tipi var ki evlere şenlik. Hani şu alt dudağın alt kıvrımının tam ortasına tavuk boku gibi kondurulan bir kıl topluluğu var ya, işte o. O ne la? Benim bir tek burada çıktı abi, mağdurum ben, mi demek istiyor acaba? Gel kardişim, bizim tarafa gel! Yoktan kaş yapan güzellik uzmanlarımız var bizim, ekleyiversinler şöyle boylu boyunca.
Amaaan! Sıkıldım kıldan yünden.
Demiştim ki kirli sakalı unuttuğumu fark ettim. Onu ilkin Kenan Işık mı meşhur etmişti? Ya da belki de ben ilkin onda gördüm. Uzunca bir süre kafa yormuştum, hep aynı boyda nasıl tutabildiğine. Meğerse kolaymış. Eskiden ilkokulda erkek çocukların saç uzunluğuna, en fazla üç numara tıraşa kadar müsaade edilirdi. Dalından yeni koparılmış parlak kabak gibi olmuşsa sıfıra vurdurulmuş demekti. (Bak, vurmak deyimi de o yıllardan kalma.) Kirli sakal da o hesap, numaralı işte o şey. Hay sakalınıza!
Masanın üstü, hayalimde kupkuru ustura ile tıraş ettiğim sakal bıyık yığınıyla doldu. Şunları bir kenara süpürelim ve tıraş olmanın aslında hem zihnen, hem de bedenen temizliğinin işaretçisi olduğuna değinelim artık.
Aslına bakarsak tıraş olmak, Türkiye’nin zihinsel evriminin işaretçisidir. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin tekke, zaviye, dergahlar ülkesi olmaktan çıkarılıp, medeni milletler arasına katılma sürecinde, milletçe bu akıma dahil olmanın duruşudur. (Cildim dinlensin istiyorum, diyen çıkarsa kürekle kovalarım he.) Ayrıca o sakal yığını en ama en çok mikrop taşıyan şey, bilesiniz.
Sakaldan hoşlanan hanım var mıdır diye merak edip çevremde küçük çaplı bir anket düzenledim. Otuz beş-kırk yaş üstü hanımlarda sakal beğenisi yok denecek kadar az. Fakat daha genç hanımlarda beğeni oranı yüksek. 
Ağızlarını yaydıra yaydıra, “ Ay sakal çok güzel oluyor amaaa…” diyerek katıldılar ankete. Ağızlarına maşa ile vurasım geldi. Neredeyse son yirmi yıldır sakalsız tip mi görüyorsun ki sakal güzel oluyor diyorsunuz, şapşikler, dedim onlara.
 Neyse…
Toparlayalım: İşin özü sakal bıyık konusu kişisel zevk ve görüş meselesidir. Herkes kendi kılını yününü istediği biçimde keser, eğirir, dokur. Dönem dönem sakallar fora, dönem dönem sinek kaydı olur erkekler.
Sahi ille de sakal bırakacaksanız resimdeki gibi olsun bari de hiç olmazsa sanat var bunda diyelim. J

Yorumlar