"Çamaşır yıkadım" diyecek!

Grip olunca garip oluyorum. Beni tanıyanlar bilir, normalde sesim boru gibidir. Bir de gripsem, oluyor size borusan. Hani iyi bir müzik eğitimi alsam, sağlam bir Hasan Mutlucan çıkar benden. Olası ihtilal durumunda, dik beni Taksim’e bütün yurt dinlesin hesabı. “Yine de şahlanıyor aman…”

Sesimin böylesi zirve yaptığı zamanlarda, asıl beni arayanlara yazık oluyor. Hele de benimle hiç telefon görüşmesi yapmamışsa yahut da hiç tanımıyorsa çekeceği var demektir. Elbette kendimi kurup, düzenekler filan hazırlamıyorum. Hepsi kendiliğinden spontane gelişiyor. Ben demiyorum ki sesimi duyar duymaz “Beyefendi” diye hitaba başlayın. Arayanlar kendi kuyularını kendileri kazıyorlar. Bana da çelme takıp çukura yuvarlamak düşüyor. İşte onlardan biri daha:

Borusan günlerden birindeydim yine. Telefon çaldı. Açtım, “Efendim,” dedim. Karşımda gencecik bir hanım sesi: “İyi günler beyefendi” diyerek başladı konuşmasına. Bozuntuya vermedim. Ben de iyi günler diledim. Cici kızımız bir ürün tanıtım şirketinden aradığını belirterek, çamaşırların daha temiz, beyazların daha parlak olmasını sağlayan, çamaşır topu tanıtımını yapacağını söyledi ve ardından: “Evin hanımıyla görüşebilir miyim beyefendi?” diye sordu. “Etti iki,” dedim içimden. Ve için için gülüp çukur kazmasını izlerken, “Allahın hakkı üçtür, haydi bir hak daha vereyim,” dedim kendi kendime.

“Bu çamaşır topu dediğiniz şey, çamaşır makinelerinde mi kullanıyor?” diye sordum. Bilmediğimden mi? Maksat; konuşayım, belki vurgularımdan filan erkek olmadığımı anlar diye de şans vereyim kıza. Nerde? Mümkün mü anlasın? O kafasında bir erkek tipi belirlemiş onunla konuşuyor ve derdi bir an önce evin hanımına ulaşmak. Acelesi var, kim bilir daha kaç evi arayıp, evin hanımı ile konuşma yapacak?

“Evet, beyefendi, çamaşır makinelerinde kullanılıyor, eşinize bu konuda bilgi vermek istiyorum,” dedi. Len çam kalmadı ormanda. Hepsi devrildi!  Hem Allahın hakkı olan üç tamamlandı hem de evin hanımını eşim yaptı. Nereden biliyorsun onun eşim olduğunu? Bu hayale nasıl kapıldın bakayım? Belki birlikte yaşıyorum, belki günü birlik bir ilişki. Belki anam, bacım, gardaşım. Ne biliyorsun, ne? Hem evde bir hanım olduğuna dair bir duyum mu aldın? Kim görmüş benim eve Melahat’in girdiğini? Kim görmüş Eleni’yi öptüğümü?

Hasılı geldiler bana. Dur dedim içimden, şunu bir şaşırtayım:

“Ah işte bu olmadı!” dedim vahsınarak.
“Ne oldu beyefendi?”
“Ne olacak, bizim evin hanımı çamaşır makinesini asla çalıştırmaz,” dedim.
“Niye çalıştırmaz beyefendi?” (Yerim ben senin beyefendini diyeceğim, olmayacak)
“İki kirli olunca hemen elinde yıkayıveriyor. Ama maksat belli!” dedim ve yaylım ateşi gibi konuşmaya hatta kızın bir başka beyefendili cümle kurmasına bile fırsat vermeden devam ettim:
“Maksat beni uzak tutmak kendinden. İki kirli olunca hemen çitileyivereyim diyor, ama akşam ben kendisine yanaşmaya kalkınca “Çamaşır yıkadım, yorgunum,” diyor. İnanın karıya kıza hasret kaldım. Değiştireceğim ben bunu yahu! Siz çamaşırları elinizde yıkamıyorsunuz değil mi?” deyip telefonda sarkma muhabbetine saracağım sıra, bildik ‘dıııııt’ sesi gelmeye başladı. Kapatmış. Biliyorum ürküttüm kızı. Biraz ayımtırak bir beyefendiyim sanırım. :)

Siz, siz olun, telefonda hiç tanımadığınız biri ile konuşacaksanız, sırf sesinden yola çıkarak, cinsiyetine gönderme yapan hitaplar kullanmayın derim. N’olmaz n’olmaz…

Yorumlar