O bir viagra'ydı, bense maalesef bir...

O, bir Viagra’ydı, bense maalesef bir hanım…
Çok uzun yıllar önce esef etmiştim erkek olmadığıma, o akşam bir kere daha esef ettim!...

“Kadınlar ne ister?” sorusunun tereddütsüz tek cevabıydı, karşımda duran!
İşvenin, nazın, cilvenin bedenlenmiş hali gibi bir şeydi. Kah ayağa kalkıyor sekiyor; kah oturuyor, kıvrımlanıyor; kah konuşuyor, kah gözlerini deviriyordu.

Baktıkça bakası geliyordu insanın. O konuşsun, herkes sussundu. O işvelensin, dünya dursundu; o kıvrımlarıyla harelensin, gökkuşakları oluşsundu. O öyle bir ‘şey’di.

Ayağa kalkışı başka güzel, endamı başka efsunlu, gülüşü baş döndürücü, gözleri büyüleyiciydi.

O, sokakta yürüse, sokaklar onu söylerdi; dükkanlara girse, duvarlar onu ezberlerdi. O, başka güzel, başka kadındı. Evet evet, sözcük oydu! O kadındı. Şöyle fısıltıyla söylenince ağızdan bir başka çıkan sözcük: Kadın…

Ama öyle alelade bir kadın değil!... Başka bir yerden, başka bir diyardan gelmiş olabilecek bir kadın. Ona bulaşık yıkatamazdınız örneğin ya da çamaşır. Ütü yapmasını bilmezdi mesela. Yahut da çarşaf değiştiremezdi. Yemek yapmayı tabii ki öğrenmemişti. Ne bilsindi bu dünyaya ait uğraşları o. Hem bilmesindi zaten! Yapmasındı! İncinmesin, eskimesindi elleri… Hep öyle ipeksi yumuşaklık, pamuksu berraklık olsundu teni. Teni mi dedim ben? Ah o ten! Ne çok istiyordu o gece sevişmeyi! Ne yüksekti ateşi! Nasıl sevişilirdi, nasıl!

O, şöyle kıvrılsındı yatağa, sürüsündü saçlarını yastıkta, inlesindi hazdan, tattan, şehvetten… Ah! O, bir viagra’ydı, bense maalesef bir hanım…

Yorumlar