"Kadın ve erkek asla dost olamaz!"


“Kadınla erkek asla dost olamaz.”
“Kadın erkek dostluğunda, testosteron ve östrojen konuşur.”
“Erkek, dostluk çatısı altında bile sevişebilme ihtimalini hep göz önünde bulundurur.”
Yukarıdaki cümleler bana ait değil. Birileri böyle konuşuyor. Ama işlerine öyle geliyor, ama tecrübe ile sabit deneyimlerinden hareket ediyorlar. Bilemiyorum. 
Bu konuyu iki şekilde düşünmek mümkün:
1-     Doğa kanunları
2-     Sosyal yaşam kuralları
İnsanı, diğer canlılardan ayırt etmeden tamamen doğa kanunlarına göre değerlendirirsek, iki temel içgüdü karşımıza çıkıyor: Yaşamak ve üremek. Öyleyse, yan yana gelen kadın ve erkek, yaşama içgüdüsünü tamamlamış, kendilerine barınak ve yiyecek sağlamışsa, ikinci içgüdü olan üremek devreye girebilir. Dolayısıyla söz konusu erkek ve kadının sevişmesinden daha doğal bir şey olamaz. Çünkü doğanın aklı, bizim zekamızla ürettiğimiz dostluk, arkadaşlık gibi kavramları algılamaz. Onun işi basittir ve devamlılık ilkesine göre işler.

Soru şu: Sevişmek dostluğa engel midir?
Cevap: Elbette hayır. Çiftlerin ancak birbiri ile dost olabilenleri uzun soluklu beraberliklere yürüyebilirler. Barış Manço’nun şarkısında söz ettiği Sakız Hanım ile Mahur Bey, o dostluğun ürünü kırk yılı paylaşmış olanlardır.

Ama konumuz, “çiftlerin dostluğu” değil, “dost çiftlerin” sevişmeden durabilmeleridir. İşi doğaya bırakırsak, konu komşu pikniğe gidip bir güzel yiyip içtikten sonra, “Aha şuracıkta bir de sevişiverelim yahu” durumu meydana gelir ki, insanın diğer türlerden hiçbir farkı kalmamış olur. Ha, manda yuva yapmış söğüt dalına; ha, fil tepmiş zebra yavrusunu(!)

Kilit nokta, insanın birlikte yaşama gerekliliğinden ortaya çıkmış, mülkiyet duyguları ile perçinlenmiş ilişkiler yumağındadır. İnsan, zekası, duyguları ve inançları ile toplumsal normlar oluşturarak ve zaman içinde evrimleştirerek günümüze kadar getirdiği sosyal birliktelik ağını kurmuştur.

Sosyal yaşam dediğimiz olgu, doğallığın üstüne bina edilmiş, arkadaşlıklar, dostluklar, komşuluklar gibi içgüdülerin üstünde yeni kavramlar içerir.

Öf!
Sıkıldım!
Bu ne ya? Mıy mıy mıy mıy…
Meselenin özü, cinsiyet ayırımında yatıyor. Hala “kadın ve erkek olmak” çukurunda patinaj yapıyor, bir türlü İNSAN olmaya geçemiyoruz!

Daha küçücükken, erkek çocuğa “Göster amcalara bakim!” derken; kız çocuğuna, “Ört üstünü başını! Ayıp!” dersen,
Okul çağına gelir gelmez birini kapatır, ötekini serbest bırakırsan,
Birini okutur, diğerini oturtursan,
Birine kız okulu, diğerine erkek okulu icat edersen,
İNSAN değil, hayvan olmalarına sebep olursun! Çünkü doğallıkta insan ve hayvan ayırımı yok. Sadece cinsiyet ayırımı var.

İnsanoğlu ancak cinsiyet ayırımından (dişi-erkek) kurtulabilirse, insan; insan ayırımından (ırkçılık) kurtulabilirse de evrensel bir varlık olacaktır.

Te o ka!

Yorumlar

  1. Ata Kemal Şahin22 Kasım 2011 20:06

    "Sevişmek dostluğa engel midir?" sorusu oldukça sıra dışı! "Sevgili Dostum. Ne zamandır görmüyorum seni. Özlemişim. İstersen gel biraz sevişelim!" Ya da "Sevgili Dostum. Normalde doğa kanunu olarak yatağa atlamamız lazım ama ben dostluğumuza binaen kendimi tutuyorum. Bak, sen de tut kendini haa!" der gibi:)) Demek ki, karşı cinsi gördun mü, arkadaş-dost demeden aganigi:) Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı :) Cümlenin devamını bir kaç kere daha okumak ister misiniz değerli yazarım? Yoksa sizi izanınızla başbaşa bırakırım ha! Hallah hallah ya :)) Emine Supçin

    YanıtlaSil
  3. Ata Kemal Şahin24 Kasım 2011 22:49

    Okudum okudum ama mizah yazarına mizahi yorumlar yapmadan olmaz:)) Sanırım 15 sene kadar önceydi. Münih'e uçuyordum ve koltuk komşum da Medyum Memiş'in babasıydı. Yolculuk boyunca, cebinden çıkardığı bir tomar fotoğrafı gösterdi bana. Memiş'in sünnet fotoğrafları dahil:)) Hani dedim ya, bu ülkenin adı "Mizahiye" olmalı. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Koltuk komşusuna bakınız yahu :) Medyum Memiş'in babası :) Ve gösterdiği fotoğraflar da Memiş'i rezil edecek cinsten. Sizin Lucifer yazınızda da değindiğiniz gibi harbiden ülkenin her köşesinden mizah fışkırıyor. yeter ki görmesini bilelim. O hesap işte, sorular da "Ah benim güzel dostum, ne zamandır sohbet ediyoruz bi de sevişsek mi ne?" şeklinde olsa da uygundur :) Der mi der adam/kadın :)) // Çok teşekkür ederim ikinci yorumunuza. Var olasınız kıymetli yazarım.

    YanıtlaSil
  5. Üstadım burada olduğunuzu Ata Kemal Bey'in Milliyetblog'dakiyazısından öğrendim. Sizi Milliyetblogdayken de okurdum burada da okumaya devam edeceğim.Sevgiler saygılar.

    YanıtlaSil
  6. Asıl benim size "üstadım" demem lazım. :) Çünkü her ne kadar takip etmeyi beceremesem de ben sizi buradan okuyorum. O kıvrak ve işlek kaleminizin tek hayranı da ben değilim üstelik. İşin kötüsü sadece takip etmeyi bilememek değil, kendi adımla yorumlara yanıt bile yazamıyorum burada. Bana "adsız" lakabını takıyor blogspot :)) "Sensin len adsız" desem ne olacak, duymuyor ki :))İçtenliğinize, değer veren dimağınıza ve kaleminize bin saygım ve sevgim ve teşekkürlerimle... (Emine Supçin, nam-ı diğer adsız) :))

    YanıtlaSil
  7. Fotoğrafı bir yerde kullanabilir miyim?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder