"Fena halde aşığım!"



Öğrencilerimin yaş aralığı 05 ile 50 arası olunca, çok ilginç diyaloglar çıkıyor bazen. Bu yaşların tam ortasında bulunan, sevimli ve de çok şirin kızlarımdan biri geldi bugün. Kapıdan girer girmez, gözler ayran çanağı gibi açılmış, daha ‘hoş geldin’ dememe fırsat bırakmadan;
-         Hocaaaam! Ben fena halde aşığım, dedi.
-         Ne güzel! Aşk dünyanın en güzel şeyi, dedim ama devamını getirip de hoş geldin faslına bir türlü geçemedim. Uçmuş benimki! Bir yandan beni öpüyor, bir yandan durma konuşuyor:
-         Hocam, bunu Tanrı yaratmış! Vallahi insan yapımı böyle bir şey olamaz, diyor ve o iri gözlerini kocaman kocaman açarak anlatmaya devam ediyordu.

Böyle durumlarda kendi kendime düşünmeye başlarım; “Lanet olsun, bununla ders yapılmaz ki! Ne desem bir kulağından girer öbüründen çıkar! İyisi mi ilkin  sağaltalım bakalım,” der ve önce onu dinler, gerekli yerlerde ‘cızt’ dedirtecek soruları sorar ve aklını başına getiririm.

Fakat bu kez öyle yapmadım. Tanrı yapımı aşkını dinleyecek ve duygu dünyasından çıkarıp, akademik zeka platformuna çekemezsem ders yapmaktan vazgeçecektim. “Aslında taze aşk, fırından yeni çıkmış sıcak ekmek kokusundadır, dinleyelim bence,” dedi içimdeki ses de.

Ders işlediğimiz masaya geçerken, çantasını masanın üzerine koyuyor, içinden kitabını defterini çıkarıyordu ama hareketlerin hiç birini bilinçle değil, önceki öğrenmelere bağlı reflekslerle yapıyordu. Kafanın dışı benimle, içi kesinlikle Tanrı yapımı aşkındaydı(!)

-         E, anlat bakalım şu mucizevi yaratığı, dedim.
-         Evet evet! Mucizevi olduğu kesin. Ama lütfen ‘yaratık’ demeyelim. O ‘varlık’ hocam, Varlık!
Vay be! Bu yaşta ben de böyle miydim acaba?” diye düşünürken, içimdeki şeytan; “Sen daha beterdin! Çünkü süzmelik var ya serde, Leyla oluyordun!” demesin mi?!
“Tamam! Bi sen eksiktin!” diyerek şeytanı paylayıp kızıma döndüm:
-         Peki ne zaman tanıştın sen bu olağanüstü ‘varlık’la?
-         Hocam uzun zamandır tanışıyoruz zaten de, hani ben de hep olsun istedim de, ama bir türlü diyemedim, o da bir türlü açılmayı beceremedi.
-         Sonunda açılmasına kesin sen yardım etmişsindir, değil mi, şeklinde sorarken, “Bu
çocuklardan öğrenilecek çok şey var aslında,” diye düşünüyordum. Şeytan durur mu? “Öğrenilecek çok şey mi? Ne biliyorsun ki?”  dedi. “Sen şeytan yüzünden öğrenememişimdir belki de! Kapa çeneni!”
-         E, tabii ki ben itekledim hocam! Yoksa hayatta beceremezdi açılmayı.
-         O kadar sıkılgan bir tip mi demek?
-         Hayır hocam, neşeli, konuşkan, esprili ama ne zaman gözlerime baygın baygın bakmaya başlasa nutku tutuluyor, deyip masum çizmeli kedi yüz ifadesine büründü. “Gereksiz bir yüz ifadesi” dedi bizim şeytan. “Sen ne anlarsın salak!” dedim içimden; “Çocuğun masumluğuna acıyor, kız milleti işte” dedim. “Sen onu bunu bırak da, dersin kaynıyor, n’aber?” dediği an, saatime baktım. Yerden göğe haklıydı! ‘Gel pisi pisi’ yapmam lazımdı.
-         Ben bu olağanüstü Tanrı’nın yarattığı ‘varlığın’ bilumum özelliklerini, gelmişini geçmişini ve hatta ikinizin de duygularını tam olarak öğrenmek istiyorum.
-         Seve seve hocam, ben de size anlatmak için ölüyorum zaten, dedi. “Ama sen çok hınzırsın,” dedi içimdeki şeytan, çünkü aklımdan geçenleri ilkin o duyuyordu.
-         Haydi ben istediğim verileri, İngilizce sorayım sen de İngilizce yanıtla. Al bu da sözlük, bilemediğin sözcüklere bakabilirsin, deyiverdim.

(Öykünün birinci kısmı burada sona erdi. Ama sonu da bal kaymak hani.) :)

Yorumlar

  1. Ahçı olsaydınız biliyorum ki öğrencinizin aşkına bir pasta yapmak için ikna edecektiniz :)) Kaleminize sağlık...Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. :))) Her ne kadar safya sana "Adsız" dese de, ben biliyorum ki, Buket'im yapmıştır bu yorumu :) Evet pastacı olsam kesin öyle yapardım :) Hatta delikanlının, ah pardon "Tanrı yapımı Varlığın" fotoğrafını da işletirdim üstüne :) (Ben adsız değilim. Valla adım var: Supçin. ) :))

    YanıtlaSil
  3. Cancağızım nasılsın? İnsan arada bir MSN filan açar. Gittin ve özlettin kendini. Google amcaya sorup duruyorduk ki; bizi Tvetter' dan ta buralara kadar sürükledi. Ayrıntısını Sevdiğin! :))

    YanıtlaSil
  4. Oy! Ayrıntısını sevdiğim beniiiiim!! Var ya, içimden birden "Topraam topraam!!" diyesim geldi! Demek beni burada buldun ha Aynur'um! Twitter'a ilgim bitti, msn zaten çok eskide kaldı, eh MB'ye de küstük (her ne kadar dağ ve tavşan küskünlüğü gibi olsa da, tavşanın gururu meselesi) buralardatım işte :) Çayır çimen geze geze ooo :))) Nasıl sevindim anlatamam can..! Çok teşekkür ederim yorumuna, varlığına Ayrıntısını sevdiğim... Supçin

    YanıtlaSil
  5. Arayan buluyor Emine Hanım, elinize sağlık...

    YanıtlaSil
  6. Öyle demiştiniz... Buluyor hakikaten... Çok teşekkür ederim hem size hem de arayıp bulanlara... Fakat hala ne sizi izleyebiliyorum ne de yorumların yanıtını kendi adımla verebiliyorum! Nasıl öğreneceğim bakalım. "Deneye deneye" di mi? :) Şimdilik Adsız olayım bakalım. Emine Supçin

    YanıtlaSil
  7. ablacım sana yazdığım yorumlar gelmiyor mu ? imza : Sokrates.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder